DE JA VU
-
Modern zamanlardan geçmiş zamanlara yolculuk. Yada '' Ben bunu daha önce yaşamıştım!'' sanrısı.. Olmaz mı diyorsunuz? Olur olur... Bazı insanlar bunu çok daha yoğun yaşıyorlar ve reenkarnasyona varan bir anlatım ile de dile getiriyorlar. Hatta inanç olarak benimseyen ve bunun olabilirliğini kabullenmiş o kadar çok insan var ki!!Ben daha farklı bir dejavu dan bahsedeceğim aslında, hani başınıza iyi yada kötü bir hal gelir ve dersiniz ya ''bu kaçıncı oldu, ben bunu daha önce de yaşadım!'' diye, heh işta tam öyle bir şeyler benimkisi de..Tamam, bu kadar girizgah yeter. 35 yılımı geride bıraktığım öğretmenlik hayatımda zaman zaman karşılaştığım ve ''bu kadar da olmaz'' dediğim bir çok olay ile karşılaştım. Ama sonuncusu bana bunları bir kez daha hatırlattı.1- Yıl 1993. Yer, O zamanlar Çankırı'ya şimdi ise Karabük'e bağlı Ovacık ilçesi. Hizmet puanlamasına göre okulumuz öğremenleri hallaç pamuğu gibi atıldı. Kaymakamın emri ile okuldaki üç öğretmen Ovacık'ın köylerine gönderildik. Yani bir çeşit sürgündü. Sırtı sağlam olanlar köye gitti, göreve başladı, bir hafta sonrakararnameleri geldi okula geri geldiler. Oysa durumumuz aşağı yukarı aynıydı. Kaymakama ve İlçe Milli Eğitim Müdürüne dediğimde ellerinden bir şey gelmeyeceğini, atamanın iptal edilemeyeceğini söylediler. Boynum bükük pılımı pırtımı toplayıp Bölükören Köyü, Ortaca Mahallesi İlkokuluna göreve başlamak için gitmrk zorunda kaldım. Aslında işime de gelmişti. Köy okulları bir ay erken tatile giriyordu o zamanlar. Öğrenci sayısı da azdı. Hatta yeni kayıt olacak öğrenci de olmadığı için sene başında okulun apanma durumu bile vardı. Sene sonunu tamamladım. Kimseye bir ey demeden memlekete boynum bükük gitmiştim. Hiç unutmam, kimsesizliğin çaresizliğin acısını. Sene başında döndüğümde yeni kayıt olmadığını okulun kapanacağını söylediler beni de başka bir köye vereceklermiş. Bir şey diyemedim. Boğazım düğüm düğüm çıkmıştım odadan. Kaymakam ile karşılaşmıştık. Ne olduğunu sorduğunda zor anlatmıştım durumu. İlçede ihtiyaç olduğunu, ama beni geri ilçeye almak istemediklerini söylemiştim. Gideceğim mecbur demiştim son cümle olarak. Sonra ne oldu bilmiyorum, kaymakam mı, yoksa gerçekten ihtiyaca binaen mi, beni eski okuluma geri aldılar. Ama unutulmaz bir yalnızlık içinde yedi ay geçirmiştim.2-Askerlik için tüm tecil şansımı hatta kardeş durumumu bile kullanmıştım. Son çare kayıtlı olduğum Anadolu Üniversitesi, Açıköğretim Fakültesi İktisat üçüncü sınıftan kaydımı sildirmek olarak görmüş, gidip kaydımı sildirmiştim. Askerlik şubesine belgelerimi verdiğimde beklentim bir sonraki celp dönemine kadar tecildi. Ama olmadı. Apar topar askere aldılar. Evimdeki eşyalarımı kime desem kabul etmedi.Askerde de evime kira ödeyecek durumum yoktu. Tek tek parça parça bir yerlere verdim. İstemeye istemeye. Yine çaresizlik, yine o iyi günündeki dostlarının sıkıştığındaki yokluğu.Tüm eşyalarım darmadağın oldu. Dönüşümde çoğunu olduğu gibi bulamadım.Üstelik yeni evlenmiş ve ev kurmaya çalışır haldeydim. Ahh ahh. Zor ve çaresiz günler.3- Okulum İlköğretim okulu olmuş, lise binası ile binalar becayiş edilmiş. Müdür emekli olmuş, köyden bir öğretmen okula müdür olmuştu. Çok mevzuata vakıf değildi. Bir çok şeyi bana soruyor, dersten çağırıyor, sağolsun(rahmetle) beni dinliyor, durumu birlikte değerlendirip uyguluyorduk. Müdür yardımcılığına müracaat ettim. Kaymakam tamam dedi ama ilden bir türlü onay çıkmıyordu. Torpil filan istemiyordum, sadece dilekçeme olumlu veya olumsuz cevap verilmesi tam altı ay sürdü. O da kaymakamın sayesinde, bir Halk Eğitim sergisinde aklına geldi sordu ne oldu senin dilekçeye cevap geldi mi diye, ben de gelmediğini söyledim. Halk eğitimde telefonu aldı, il müdürünü bağlattı ve resmen il müdürüne fırça atarak bir yıldır hem sınıf hem de fiili olarak yürüttüğüm müdür yardımcılığına atamamı sağladı.4- HalkEğitimi Merkezinde bulunan 7 adet MS DOS yüklü bilgisayar ile bilgisayar kursları vermeye başladım. Kurs Karabük'ten tanımadığım birinin adına açılıyor, kursları ben veriyordum.Ücreti o arkadaşın adına yapılıyor, o da bana ödüyordu. Ama ben de eğitici eğitimi almak ve bu işi kendi adıma yapmak istiyrdum. Bakanlık okullara bilgisayar labaratuvarı kuracağını duyurduğunda sevindim. Eğitime alırlar ben de eğitimimi alır, okulumda da kurslarda da kendi adıma devam ederim diye düşündüm. Ve bakanlık talepleri topladı. Okulumdan benim adım gitti sadece. Yaz tatilim güme gidecekti ama olsun. Sonra beklemeler başladı bir türlü onay gelmiyordu. Derken ilden bir arkadaşım, benim adımın gelmediğini başka birinin isminin gönderildiğini söyledi. Ben şoka uğramıştım. İlçe Milli Eğitim Müdürnün yanına gittim. Durumu sordum. Ne dese beğenirsiniz. Ben Bursalıymışım, bugün var yarın yokmuşum. Ama diğer arkadaş Ovacıklı imiş. O yüzden onun gitmesi daha iyiymiş. Ağzıma aklıma geleni saydım tabiiki.Hala da aklıma geldikçe iyi niyetlerimi(!) gönderiyorum. Oysa o arkadaş ta yazın çiftçilik yaptığı için gitmek istemeye istemeye gitti. (Belki de gizliden gitmek istiyordu.) Kursu bitti. Artık eğiticiydi. kurs vermeyi denedi. Kendisi de bilmiyordu ki ne anlatsın ne verebilsin. Bir kaç rezaletten sonra kurs işini bana devretti. Yine onun adına açıldı kurslar, kursları ben verdim, ücreti oaldı, bana ödedi. Bu bana tam on yıla maloldu. Tam on yıl sonra da olsa ''Bilişim Teknolojileri Rehber Öğretmeni'' ünvanını aldım. Ama yapılanları asla ve asla unutmadım.5- Artık tayin isteme vaktiydi. 2003 yılı. Tayinimin çıkmaması için hiç bir engel kalmamıştı. Hatta bu defa da çıkmazsa idare mahkemesine başvuracaktım. Ki o dönmede il içinde tayin isteyenler arasında hemen hemen en yüksek ouana sahiptim. Çıktı tayinim. Ama ilin ücra bir okuluna verdiler. Görüşmek için gittiğim müdür yardımcısı, sen zaten halk eğitime müdür yardımcısı olarak geçeceksin, o yüzden seni oraya verdik, bir-iki ay idare et dedi. Ben de inandım. O bir-iki ay iki yıl oldu.Yine tayin istedim. Tayinim hizmet puanım çok olduğu için ilk sıradaki okula çıktı. Ovacıktan birlikte çalıştığımız arkadaşımın müdür olduğu bir okul.Halk eğitim için verdiğim üçüncü dilekçeme de cevap alamamıştım. Temmuz ayında okulda göreve başladım. Ağustos ayında yeni gelen vali ''Bilgi İşlem ve Projeler Birimi'' kurulmasını talep etmiş. Bu alanda çalışabilecek eleman ihtiyacı hasıl olmuş, üç kurban seçilmiş, biri de bendim.Çıkmayan halk eğitim müdür yardımcılığı tayinim bir anda görevlendirme ile halk eğitime çıkıverdi. Ama görevlendirme.Sonrasında defalarca talep etmeme rağmen bir türlü olmadı. 2006 4 temmuz, hiç unutmam vali yardımcısı valiliğe vekalet ediyor. Bir restoranda karşılaştık. ''Hayırlı olsun halk eğitim müdür yardımcılığı kararnameni imzaladım'' dedi. Tabi bende sevinç müthişti. Sonrası beklemeler, bir türlü okuluma gönderilip ilişimi kesecek kararname gelmiyordu. İl müdürüne sordum. Pişkin pişkin ''Hee imzalandı ama göndermedim, işte burada kararname, onunla ilgili görüş sormamız lazım'' deyişini hiç unutmuyorum. Vali yardımcısının yanına indiğimde, artık kendisinde yetki olmadığını söylemiş o da satışa getirmişti beni.Görevlendirme süreçlerim iki yıl sürdü. İki yıl sonunda nihayet Safranbolu Halk Eğitimi Merkezine atamam yapıldı. Ama ne çare ki bir yıl dolmadan atamalar iptal edildi, üstelik benim atamam iptal istemi ile dava açılan atamalar döneminde olmamasına rağmen. Dava açtım. Hem de duruşmalı. Üstelik avukat bile tuttum.Keşke tutmasaydım. Hiç bir halta yaramadı, kendi savunmamı kendim hazırladım. duruşmaya Zonguldak'a gittim. Sözüm ona avukatla birlikte girdik duruşmaya. Bir iki laf söyledi oturdu, bana sordular, herşeyi anlattım. İdarenin uygulamasını yersiz buldular. Ancak yönetmelik değiştiği için sınav şartını sağlamadığımdan yeniden atamamın yapılıp yapılamayacağının idarenin tasarrufu olduğunu belirttiler. Karar tebliğ edildi. Karar ile ilgili il müdür yardımcısına sorduğumda eş değer kurum olmadığını, ilköğretimlerde boş yer olursa atayabileceklerini ama sınav artını taşımam takdirde falan filan. Olmadı yani. İki ay eski okuluma gidip geldim. Sonrası tayin talep ve Şimdiki okulumda şubat tatili dönüşü başlamam. Bu süreçte hakkımı yiyen başta il müdür olmak üzere hiç birine hakkımı helal etmediğimi yüzlerine karşı içimden geldiği gibi söyledim. Hala da söylüyorum.
Ali Baykala
Okunma: ( 6 )