Coğrafya
Konumu
Coğrafi bakımından ilçe engebeli bir bölgede yerleşmiştir. İlçenin en alçak noktası 300 metre, en yüksek noktası 1750 metre, şehir merkezinin en alçak noktası 400 metre, en yüksek noktası ise 600 metre civarındadır. İlçenin yüzölçümü 1013 km2'dir ve bunun büyük bölümü ormandır.
Safranbolu kuzeybatı Karadeniz bölgesinde Karabük iline bağlı bir ilçe merkezidir. Denizden kuş uçumu 65 km. içerde bulunan, koordinatları 41?-16' kuzey enlemi ile 32?-41' doğu boylamındadır.
Komşu iller; Bartın ve Kastamonu,
Komşu ilçeler; Ulus, Eflani, Araç ve Ovacıktır.
Safranbolu'nun İsimleri
Safranbolu'nun belgelere dayanan bilinen ilk tarihi Bizans Döneminde başlamaktadır.(395-1453) Bizans Döneminde Safranbolu Dadybra (Dadibra), Müslüman Arap akınları karşısında bir müstahkem kale olarak (Akratia) kurulmuş ve önem kazanmıştır.
Bizanslılar döneminde kentin adı Dadybra'dır. 1196 tarihinde Selçuklular zamanında kentin adı Zalifre olmuştur. Beylikler döneminde ve Osmanlıların ilk zamanlarında kentin adı Borglu ve Borlu şeklini almıştır. 16 yy. Osmanlı Tapu ve Tahrir defterinden izlenebileceği gibi Borlu, yöreye yerleşen Taraklı Aşiretinden dolayı "Taraklıborlu" olmuştur.
Taraklıborlu adından sonra Safranbolu için Osmanlılar döneminde kullanılan diğer adlar, 18 yy. ortalarında "Zağfiran-ı Borlu", 19 yy. ikinci yarısında kısa bir süre için "Zağfiran-ı Benderli" 19. yy. son çeyreğinden itibaren "Zağfiranbolu", son olarakta "Zafranbolu" ve "Safranbolu" biçimine dönüşmüştür.
Kente adını veren Safran bitkisi kendi ağırlığının yüz bin katı kadar sıvıyı sarıya boyayabilme özelliğine sahiptir. Gıda, ilaç ve kozmetik sanayiinde kullanılmaktadır. Bu ilgi çekici bitkinin dünyada üretildiği ender yerlerden biri Safranbolu'dur.
Safranbolu Evleri
Safranbolu Evleri, yüzlerce yıllık bir süreçte oluşan Türk kent kültürünün günümüzde yaşamaya devam eden en önemli yapı taşlarıdır. İlçe merkezinde 18. ve 19.yy. ile 20.yy. başlarında yapılmış yaklaşık 2000 geleneksel Türk evi bulunmaktadır. Bu eserlerin 800 kadarı yasal koruma altındadır. Evler Safranbolu´nun iki ayrı kesiminde gruplanmış durumdadır. Birincisi "Şehir" diye bilinen ve kışlık olarak kullanılan kesim, ikincisi "Bağlar" diye bilinen ve yazlık olarak kullanılan kesim.
Şehir, yönetim merkezinin bulunduğu Kale, alışveriş merkezinin bulunduğu Çarşı, evlerin bulunduğu Akçasu, Gümüş, Musalla, Kalealtı ve Tabakhane semtlerinden oluşmaktadır. Bu kesim iklimin olumsuz etkilerine karşı korunmuş, alçak rakımlı iki vadinin içindedir. Burada evler birbirine yakın, sokaklar dardır. Bağlar birkaç yüz metre daha yüksekte, hava akımlarına açık ve daha geniş araziler üzerindedir. Hemen hemen herkesin bir kışlık bir de yazlık evi vardır. Yöre halkı kışın şehirdeki evinde yaşar ve yazın havaların ısınmasıyla Bağlardaki yazlık evine göçer. Ancak "Çarşı" üretim ve ticaret hayatı yazın da aynen sürer.
Tüm evler kendilerine göre daha merkezi konumdaki kamu binalarına, dini yapılara ve anıt eserlere dönüktür. Hangi evden bakılırsa bakılsın manzara kapanmaz. Evlerin yakın plan cepheleri kör, uzak plan cepheleri açık ve birbirlerini izleyecek konumdadır.
Şehrin ortasında bulunan meydana yönelik yollar ve sokaklar tamamen arnavut kaldırımlıdır. Anıt eserlerin avluları ve meydanlar da arnavut kaldırımlıdır. Mevcut taş kaplama tarzı rutubeti en aza indiren, sel sularına karşı dayanıklı ve ağaç köklerinin yeterli su almasına uygun yapıdadır.
Safranbolu evinin boyutu ve biçimini belirleyen üç temel unsurdan söz edilebilir: Çok nüfuslu büyük aile yapısı, yağışlı iklim, kültürel ve maddi zenginlik. Bir ailede karı kocanın normal olarak iki ya da üç çocuğu vardır. Erkek evlat evlendirilince ona ayrı bir ev açılmaz, gelin aynı eve getirilir. Amcalar, yengeler, halalar ve torunlarında dahil olduğu aile hep birlikte bir evde yaşarlar. Evin kadınına işlerde yardım etmek amacıyla evlerin çoğunda evlatlık kız bulunur. Evlatlık kız evin kızı gibi görülür.
Kalabalık aile yapısının yanında evlerde harem-selamlık ayrımı vardır. Ailelerin sahip olduğu hayvanlar evin zemin katındaki ahırlarda barındırılır. Yağışlı iklim nedeniyle kapalı alan ihtiyacı da fazladır. İnsan ve hayvan yiyecekleri, yakacak odunlar hepsi evin uygun bölümlerinde muhafaza edilirler. İşte tüm bunların sonucu olarak Safranbolu evleri büyük hacimlidir.
Doğa-insan-ev; sokak-ev, sokak-çarşı ilişkileri son derece düzenli ve dengelidir. Çevreye olduğu kadar komşuya da saygı egemendir. Hiçbir ev diğerinin görünüşünü engellemez. Evlerin yapımında taş, kerpiç ahşap ve alaturka kiremit kullanılmıştır. Bahçeler sokaktan taş duvarlarla ayrılmıştır.
Din ve gelenekler evi dışarıya kapar, bu yüzden ev içi ve bahçeler yüksek duvarlarla ayrılmıştır, pencereler kafeslidir, kadın yabancı erkeğe görünmez. Bazen aynı evin içinde bile, kadınlar ve erkekler ayrı ayrı yaşarlar. Safranbolu´da selamlık ve harem olarak ikiye bölünmüş böyle evler vardır. Hacı Memişler Bağ evinde ve Kaymakamlar Evinde harem ve selamlık girişleri değişik katta iki ayrı sokaktan sağlanmıştır. Aile yaşantısını tedirgin etmeden kolay ulaşılabilen bir odası da selamlık olarak kullanılır. Selamlık odaları biraz daha özenlidir.
Evin girişinde zemin katta "hayat" vardır. Bu bölüm eğer taş kaplıysa "taşlık" adını alır. Burada ışık almayı sağlayan ahşap kafes "gliste" mevcuttur. Zemin katlarda ayrıca ahırlar, büyük kazan ocakları ve ambarlar bulunur.
Üst katlara ahşap ustalığının üstün örneklerini sergileyen merdivenlerle çıkılır. İkinci kat diğer katlara göre daha basıktır. Bu katta gerektiğinde yatak odası olarak da kullanılabilen bir mutfak bulunur. Gündelik yaşam orta katta geçer. Soğuk kış günlerinde bu katın ısıtılması daha kolay olur.
Üçüncü kat evlerde mükemmelliğe varılan noktadır. Bu katta tavanlar daha yüksektir. Odalara sekiz kenarlı bir çokgenden oluşan "sofa"nın daha kısa olan dört çapraz kenarından açılan kapılardan girilir. Odaların giriş kapıları köşelerdedir ve oda ile doğrudan teması kesen özel ahşap paravana düzeni bulunur. Odaların her biri bir çekirdek aileyi ya da bir aile yakının barındırabilecek tüm unsurlara sahip, bağımsız birim olarak tasarlanmıştır. Bu doğrultuda her odada ahşap dolapların (yüklük) içerisinde bugünün duş kabinlerini andıran gusülhaneler mevcuttur.
Safranbolu evlerindeki çıkmalar, evin dış görünümünü tek düzelikten kurtarır. Evlerin pencereleri çok özel biçimde tasarlanmış olup dar ve uzuncadır. Ahşap kanatlı pencerelerde ayrıca "muşabak" denilen kafesler bulunur.
Evlerde ısınma ocaklarla sağlanır. Ocaktan alınan közler
mangala konarak taşınır. Katlar arasında zaman zaman
tecrit malzemesi kullanılmış olsa da ahşap evlerde ısının
muhafazası güçtür. Bu nedenle prensip mekanın değil
insanın ısıtılmasıdır. Soba ise son dönemlerde kullanılmıştır.
Aydınlatma aracı gaz yağı lambasıdır. Son zamanlarda
"lüks lamba" diye tanımlanan, daha büyük boyutlu ve
daha fazla ışık veren lambalar kullanılmıştır. Evlerin bazılarının
içlerinde serinlik vermesi ve yangından korunmak amacıyla
yapılmış olan havuzlar bulunmaktadır.
Doğal Güzellikler
Yaylalar
Uluyayla: Safranbolu´ya 50 km. uzaklıkta olup Safranbolu-Ulus ve Eflani İlçelerinin kesiştiği bir noktada bulunmaktadır. 280 hektarlık 7km uzunluğundaki Uluyayla, çevresindeki ormanlarda pek çok ağaç çeşidini ve yaban hayatını barındırmaktadır. Ortada bulunan gölet, içinden yer altı nehrinin geçtiği mağara ve çeşitli sporlara elverişli yamaçları Uluyayla´nın güzelliğini artırmaktadır.
Sarıçiçek Yaylası: Safranbolu´ya 8 km uzaklıkta olan bu yayla kamp, dağcılık ve geziler için oldukça uygundur.
KANYONLAR
Doğal Güzellikler
Kanyonlar
Safranbolu'ya 13 km uzaklıktaki Düzce Köyü'nün biri girişinde, diğeri Kozcağız Mahallesi'ndeki kanyonlar foto safari ve yaban hayatı koruma alanı olarak düzenlenmiş, bakir bir turizm seçeneğidir.
Tokatlı -Gümüş Deresi boyu
Bağlar ölü-Bulak Deresi
Çarşı Aşağı Tabakhane-Dereköy Değirmeni
Çarşı _ Yukarı Tabakhane -Akpınar Sokak
Akçasu Kaçak Camisi-Uzunkır
Bulak Mağarası -Çarşı Dışkale Altı-Dibanoz
Gümüş-Misakı Milli-Kanlıkaya bölgede trekinge elverişli parkurlardır.
MAĞARALAR
Bulak(Mencilis) Mağarası
Karabük'e bağlı Bulak Köyü'nün Safranbolu ile sınır teşkil ettiği mağara tabir edilen yerindedir.
İlçe merkezine (Çarşı'dan 8,5), Bağlar Değirmenbaşından 5 km uzaklıktadır.
Mağaranın iki girişi bulunmaktadır. İlk giriş, su çıkışının olduğu bir ağızdan yapılmaktadır.
Ancak 30 m sonra bu çıkış bir sifonla sonlanmaktadır.
İkinci giriş ise aktif çıkış ağzının arkasında yer alan tepenin solunda fosil bir ağızdan yapılmaktadır.
Mencilis Mağarası'nın toplam uzunluğu 2.725 m'dir.
Mağarada 3, 5, 11 ve 15 m'lik dört iniş yer almaktadır.
Mağaranın 350 metrelik kısmı ışıklandırılarak turizme açılmıştır.
Hızar Mağarası
İlçenin Danaköy hudutları içersindedir.
Bağlar Değirmenbaşı semtine uzaklığı 5 km.´dir. Mağara yatay gelişmiş ve fosildir.
Büyük bir ağızdan girilen mağara bir ana galeri ve iki yan pasajdan oluşmaktadır.
Bu mağaraların dışında Uluyayla´da henüz yeterince keşfedilmemiş büyük bir mağara girişi ile
ormanın iç kesimlerinde derin çukurluk biçiminde ilginç jeolojik oluşumlar mevcuttur.
Ağzıkara Mağarası
Harmancık Köyünde bulunan Ağzı Kara Mağarası
sarkıt, dikit ve diğer jeolojik oluşumlar bakımından
farklı bir güzellik ve zenginlik içermekte olup henüz turizme açılmamıştır.
Safranbolu'da eskiden ticaret ,el sanatları üretimi ve zanaatlar, "Lonca" sistemi ile yürütülürdü. Yemeniciler Loncası, Tabakhane Loncası, Demirciler Loncası gibi. Semercilik, bakırcılık, kalaycılık, kunduracılık, saraçlık, nalbantlık kaybolmak üzere olan zanaatlardandır. Bugün Safranbolu'nun Çarşı kesiminde lonca geleneğine göre kurulmuş çarşıları, o günlerin havası içinde izlemek hala mümkündür.
Yerel Kültürel Etkinlikler Takvimi
ETKİNLİK ADI
TARİHİ
Uluslararası Altın Safran Belgesel Film Festivali
Eylül Ayı
Safranbolu Kaymakamlığı Fotoğraf Yarışması
Ağustos Ayı
Sadi Yaver Ataman´ı Anma Günü
Haziran Ayı
Uluyayla Şenlikleri
Ağustos Ayı
Yörük Köy Şenlikleri
Eylül Ayı
Bağbozumu Şenlikleri
Eylül Ayı Sonu
Çıraklar Köyü Şenlikleri
Ağustos Ayı
Gelenek Ve Görenekler
Doğum: Safranbolu'da genellikle herkesin bir kız bir erkek evladı olur. Bebeğin çeyizini kız anası hazırlar. Hısım akraba arasında bebek mevlidi okunur.Bunun adı ninnidir. Bebek mavi bir kundağa sarılır. Mevlit okuyan hoca ayakta iken bebek kucağına verilir. Ninni şeklinde ilahi söylenir, mevlit bitince ikramlar yapılır.
Sünnet : Çocuk, sünnet yaşına geldiğinde tek yaşında olmasına özen gösterilir. Özellikle yazın Sünnet hazırlıkları başlar, giysiler alınır, yemekler hazırlanır. Çocuğa sünnet kıyafetleri giydirilip ata bindirilir, büyüklerin elleri öptürülür, hediyeler verilir, altın takılır. Sünnet akşamı eğlence düzenlenir. Sünnetten sonra hısım akrabalar arasında mevlit okutulur. Mevlit sırasında çocuk özenle hazırlanmış yatağında yatar. Mevlit bitince misafirlere bükme, kiren şerbeti, baklava ikram edilir.
Düğünler: Kız görme, kız isteme, nişan merasiminden sonra düğün günü belirlenir. İki bayram arası olmaması, güzün sebze meyve bol iken yapılması kararlaştırılır. Düğünün bir hafta öncesinde yemek hazırlığına başlanır. Yuka ekmeği, baklava, su böreği, bütün et, bamya, dolma düğün yemeklerinin vazgeçilmez menüleridir. Düğün bir hafta sürer. Pazartesi kızın sandığı oğlan evine gider, oğlan evinden de kız evine kızın gelinliği, takıları, kınası, çerezi verilir.
Salı günü gelin hamamı yapılır. Akşam da sağdıç geçesi yapılır sağdıç ise elti, görümce veya oğlan evinin yakını olur.
Çarşamba gün kız evi oğlan evine ev döşemeye gider Akşam kına gecesi yapılır. Gelinin giysisi kız evi tarafından hazırlanır. Çerez, mum ve kına oğlan evi tarafından getirilir. Kına gecesinin sonunda gelin oynar, oynadıktan sonra başına beyaz oyalı yazma örtülür tepsiye mumlar konur. Gelinin etrafında orta yaşlı ve genç bindallı giyen genç hanımlar "Kabem" ilahisi söylerken, tepsiyi tutarak dönerler. İlahi bitince gelin oturtulur . Genç bir kız ile yeni bir gelin kınayı gelinin ellerine yakarlar. Gelini ağlatmak için "Yük Dibi" isimli bir ninni söylenir. Ayrıca kayınvalideden bahşiş almak için " Helosa " adında bir mani söylenir.
Perşembe günü sabahtan gelin kız gelinliğini giyip süslenir. Oğlan evi gelin almaya gelince kabin şeklindeki cibinlik içinde gelin odadan çıkartılır. Oğlan evinden gelen İpek çarşaflı bayanlar sıraya girerek gelini oğlan evine götürürler. Gelin evin kapısına gelince girişte koltuğunun altına Kuran'ı Kerim ile eline ibrik verilir, bereket olsun diye su dökerek merdivenlerden çıkar. Gelin odasında damat ve sağdıç bekler. Akşam güveyi namazı kılındıktan sonra hoca ile birlikte oğlan evine gelinir. Hocanın duasından sonra damat sırtı yumruklanarak odasına gider. Odada beklemekte olan gelin konuşmaz Damat yüz görümlüğü alınca konuşur. Gelinle damat kız evinden gelen baklava tepsisinden beraber baklava yerler.
Cuma günü "Semet" yapılır. Gelinin avucuna buğday, şeker, para konur. Akrabalarıyla oynar, oynarken avucundakileri bolluk bereket için saçar. Oynadıktan sonra duvak kapatılır ve Gelinin duvağı oklava ile açıp kapatılarak manilerle geline öğütte bulunulur.
Semetten üç gün sonra (üç günlük, varma gelme) gelinle damat ve akrabaları önce kız evine bir hafta sonra oğlan evine gider ve düğün sona erer.
Gezi Programları
1 GÜNLÜK GEZİ PROGRAMI
" Safranbolu'ya Geliş
" Kaymakamlar Gezi Evi
" Hıdırlık Tepesinden Bakış ve Tanıtım (Namazgah,Türbe, Anıt mezar)
" Manifaturacılar çarşısı
" Kileciler Gezi Evi
" Semerciler, Demirciler çarşısı
" Cinci Hanı
" Köprülü Mehmet Paşa Camisi ve Güneş Saati
" Yemeniciler Arastası
" Kale
" Eski Hükümet Konağı
" Saat Kulesi
" Yörük Köyü (isteğe göre)
" Sipahioğlu Konağı
" Çamaşırhane
" Dipsiz Göl
" Bağlar Gezisi
" İncekaya Su Kemeri
" Su değirmeni
" Bulak (Mencilis) Mağarası
Saat Kulesi ve Kent Tarihi Müzesi Ücretleri
Öğrenci -Öğretmen 2 TL.
Tam 3 TL.
Kaymakamlar Evi
Öğrenci -Öğretmen 2 TL.
Tam 3 TL.
Bulak Mencilis Mağara Gezi Ücreti
Tam 2,5 TL
Öğrenci 1,5 TL.
2 GÜNLÜK GEZİ PROGRAMI
1.GÜN
11.00 - Safranbolu'ya varış
- Otele yerleşme
13.00 - Öğle yemeği
14.00 - Tarihi Çarşı Bölgesinde gezi
- Hıdırlık Tepesinden panorama (Namazgah,Türbe,Anıt mezar)
- Kaymakamlar Gezi Evi
- Manifaturacılar çarşısı
- Kileciler Gezi Evi
- Semerciler,Demirciler çarşısı
- Cinci Hanı
- Yemeniciler Arastası
- Köprülü Mehmet Paşa Camisi ve Güneş Saati
19.00 - Akşam yemeği
22.00 - İsteğe göre eğlence
2.GÜN
09.00 - Kahvaltı
10.00 - Çarşı bölgesinde alışveriş (Serbest zaman)
11.30 - Eski Hükümet Konağı
- Saat Kulesi
İsteğe göre Geleneksel Safranbolu Evinde Slayt Gösterisi, çay molası
İsteğe göre Lokum İmalathanesi gezisi
İsteğe göre Havuzlu Asmazlar Konağında çay kahve molası
12.30 - Yörük köyü Gezisi/ Dipsiz Göl
13.00 - Öğlen yemeği (Yörük Köyü, Konarı Taşköprü'de piknik veya Yazıköy
Yağlının Değirmeninde yöresel ev yemekleri )
- Çamaşırhane
- Sipahiler Gezi evi
15.00 - Bağlar bölgesi gezisi
- Emir Hocazade Ahmet Beyler Evi gezisi
Değirmenbaşı Su değirmeni
Bulak (Mencilis) Mağarası
- İncekaya Su Kemeri, Tokatlı Kanyonu
Tarihi Ve Kültürel Değerlerimiz
KENT TARİHİ MÜZESİ (ESKİ HÜKÜMET KONAĞI)
Bulunduğu yer, Safranbolu'da Kale olarak bilinmektedir. 1904 yılında Kastamonu Valisi Enis Paşa tarafından yaptırılan, iki katlı görkemli bir taş yapıdır. 1976 yılında yanmıştır. Kültür ve Turizm Bakanlığınca restorasyonu yaptırılan bina "Kent Tarih Müzesi" olarak Safranbolu Kaymakamlığımız tarafından hizmete açılmıştır.
SAAT KULESİ
Kale üzerinde bulunan saat kulesi, Padişah III. Selim'in Safranbolu'lu Sadrazamı İzzet Mehmet Paşa tarafından 1797 yılında yaptırılmıştır. Kare planlıdır, saat zembereksizdir. Yapı restore edilmiş olup, cuma, cumartesi, pazar günleri geziye açıktır.
ESKİ CEZAEVİ BİNASI
Kale üzerinde bulunan Eski Cezaevi Binası, Sultan 2. Abdulhamit tarafından 1906
yılında yaptırılmıştır. Restorasyonu tamamlanmak üzere olan bina "Tarihi El
Yazması Eserlerin" sergilendiği "Dökümantasyon Merkezi" olarak kullanılacaktır.
HIDIRLIK TEPESİ
Türklerin Safranbolu'ya geldikleri vakit konuşlandığı yerdir ve açık "namazgah"
şeklindedir. Yağmur duası ile "Hıdırellez" kutlamaları burada yapılır. Üzerinde
Köstendil Kaymakamı Hasan Paşa'nın Türbesi (1845), iki namazgah, Hızır (Hıdır)
Paşa'nın mezarı ile Kurtuluş Savaşı kahramanlarından Dr. Ali Yaver Ataman'ın
(1955) anıt mezarı bulunmaktadır. Tepeye iki noktadan giriş ve çıkış vardır.
CİNCİ HANI VE HAMAMI
Her iki görkemli yapı Padişah I. İbrahim zamanında Kazasker olan Safranbolu'lu
Cinci Hoca tarafından 1645 yılında yaptırılmıştır. Cinci Hanı, 2 katlı 63 odalı
olup, Otel, restaurant, cafe ,bar olarak hizmete açıktır. Cinci hamamı(yeni
hamam) kadın ve erkeklere ait iki bölümden oluşur. Halen çalışır durumdadır.
YEMENİCİLER ARASTASI
Köprülü Mehmet Paşa Camisine bitişik 48 ahşap dükkandan oluşan ve "yemeni"
denilen ayakkabının yapıldığı eski Lonca Çarşısıdır. Restore edilen çarşı
turistik amaçlı kullanılmaktadır. Çarşıdaki Ahmet Demirezen Yemenicilik Müzesi
hafta sonlarında geziye açıktır.
DEMİRCİLER ÇARŞISI
İzzet Mehmet Paşa Camisi altından geçen "Akçasu" deresinin iki yakasına kurulan
çarşı sıcak ve soğuk demircilik el sanatlarının üretildiği yaşayan tek lonca
çarşısıdır. Bakırcı ve kalaycı esnafları da bu çarşı içersinde çalışmaktadır.
KAZDAĞLIOĞLU CAMİİ
Tarihi çarşının girişinde, çok köşeli ve kiremit örtülü kubbesi ile dikkati
çeker. Yapım tarihi 1779'dur. Çevresindeki meydana ismini vermiştir.
KÖPRÜLÜ MEHMET PAŞA CAMİİ
Köprülü Mehmet Paşa sadrazam olmadan önce bir dönem Safranbolu'da ikamete tabi
tutulmuş sonrasında bir cami yaptırmış ve cami 1661 yılında ibadete açılmıştır.
Cami Çarşı bölgesinde Çeşme Mahallesindedir. Çarşı içinden büyük kemerli kapıdan
avlusuna girilmektedir. Diğer kapısı da Arasta'ya açılmaktadır. Cami tümüyle
XVII. yüzyılın özelliklerini taşımaktadır. Avlusunda Şadırvan, Güneş saati ile
Kütüphane ve Muvakkithane olarak müştereken yapılmış bina bulunmaktadır.
GÜNEŞ SAATİ
Avludaki bu saat basit tip yatay güneş saatleri sınıfına girer. Sabah 06:40 ile
akşam 17:20 arasındaki zamanı metal plakanın gölgesine göre gösterir. 19.yy
ortalarında yapıldığı sanılmaktadır.
İZZET MEHMET PAŞA CAMİİ
Padişah III.Selim zamanında 1794-1798 yılları arasında sadrazamlığa yükselen
Safranbolulu İzzet Mehmet Paşa 1796 yılında Çarşı içinde bu camiyi yaptırmıştır.
Cami ve avlusu altından geçen Akçasu deresi üzerine yapılan kemerler üzerine
oturmaktadır. Cami İstanbul'daki Nurosmaniye Camiinin küçük bir modeli gibidir.
Kütüphane, abdesthane, iki çeşme, ve vakıf dükkanları ile Küçük bir külliyeyi
oluşturan eğimli araziye uyumlu bir şekilde yerleşen cami, tamamen kesme taştan
yapılmıştır. Kalem işleri, bezemeleri Minber ve mihrabı çok zengin olup,
mihrabın üzerinde III.Selim'in tuğrası bulunmaktadır. Ayrıca daha önce Manisa'da
bulunan İzzet Mehmet Paşa'nın mezarı 2005 yılı içerisinde kendi memleketi olan
ilçemize getirilmiştir. Şuan camii avlusunda görülebilmektedir
KAÇAK (LÜTFİYE) CAMİSİ
Çarşının Akçasu Mahallesindedir. Akçasu Deresi üzerinde kemerler kurularak
yapılmıştır. 2006 yılında restorasyonu tamamlanmıştır. Caminin yapım yılı
1880'dir.
ULU CAMİ (AYESTEFENOS KİLİSESİ)
Rumlardan kalan ve 1872 yılında yapılmış eski kilisedir. Çevresindeki Skalion
binası (Rum Mektebi-1863) ve Papazın Konağı ile birlikte ilginç bir külliye
oluşturur.
ESKİ BELEDİYE BİNASI
Çarşı'da bulunan bina 1922 yılında Refik Güler Efendi tarafından yaptırılmıştır.
ESKİ HASTANE
Kastamonu Valisi Abdurrahman Paşa tarafından 1890 yılında yaptırılmış bir taş
yapıdır. Şu anda Fethi Toker Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi olarak faaliyet
göstermektedir.
İNCEKAYA SU KEMERİ
Sadrazam İzzet Mehmet Paşa metre uzunluğunda, 6 kemerli görkemli bir yapıdır. Su
kaynağından ilçeye su getirilmesine yarayan kemer 110-220 cm genişliğindedir.
Altındaki Tokatlı Deresi de kanyon gezisi için ideal bir parkurdur. İlçe
merkezine 7,5 km uzaklıktadır. İncekaya Köyü'ndeki su kemeri 116 cm
genişliğindedir. Restore edilen İncekaya Su Kemeri'nin alt tarafına çeşitli
etkinlikler için sahne ve oturma yerleri yapılmıştır.
Safranbolu'nun Tarihi
Anadolu'nun kuzey batı kesiminde, Antik Devirde tarihçi Homeros'un İlyada
destanında Paplagonya olarak geçmektedir.Yörede sırası ile Hititler, Frigler,
dolaylı yoldan Lidyalılar, Persler, Helenistik Krallıklar (Pondlar), Romalılar,
Selçuklular, Çobanoğulları, Candaroğulları ve Osmanlılar egemenlik kurmuşlardır.
Safranbolu 1196 tarihinde Selçuklu Sultanı II.Kılıç Arslan'ın oğlu Muhiddin
Mesut Şah zamanında Türklerin eline geçmiştir. Tarihi süreç içerisinde ise
1213-1280 tarihleri arasında Çobanoğullarının, 1326-1354 tarihleri arasında
Candaroğlullarının, 1354-1402 ve 1423 yılından itibaren de Osmanlıların
egemenliğine girmiştir.
Safranbolu, tarihi geçmişinde, en üstün ekonomik ve kültürel düzeyine Osmanlı
döneminde ulaşmıştır. Kentin 17. yy da İstanbul-Sinop kervan yolu üzerinde
önemli bir konaklama merkezi oluşu, bölgede ticaretin gelişimine olanak
sağlayarak zenginleştirmiştir. (Bu dönemde İstanbul ve Kastamonu ile yoğun
ilişkiler yaşanmış, Osmanlı devlet adamlarından bazıları kente önemli eserler
bırakmışlardır.
Safranbolu geleneksel Türk toplum yaşantısının tüm özelliklerini yansıtan ve
uzun tarihi geçmişinde yarattığı kültürel mirası çevresel dokusu içinde koruyan
örnek bir kenttir. Sahip olduğu zengin kültürel mirası kent ölçeğinde korumadaki
başarısı Safranbolu'yu "Dünya Kenti" ününe kavuşturmuş ve UNESCO tarafından
"Dünya Miras Listesi"ne alınmıştır.
Tüm ülkede bulunan yaklaşık 50 bin kadar korunması gerekli Kültür ve Tabiat
varlığının 1131'i Safranbolu' dadır. Bu zenginlik kenti bir Müze Kent haline
getirmiş, korumacılıktaki başarısı ise kente "Korumanın Başkenti" ünvanını
kazandırmıştır.
Kentin ününü oluşturan Safranbolu Evleri 18.ve 19.yy. Türk hayatının geçmişini,
kültürünü, ekonomisini, teknolojisini ve yaşama biçimini yansıtan mükemmel
mimarlık bilgisi ile yapılmışlardır. Yaklaşık 2000 geleneksel Türk evi
bulunmaktadır. Bu evlerin 800 kadarı yasal koruma altındadır.
Geriye doğru 3000 yıllık tarihi geçmişe sahip olan Safranbolu pek çok uygarlığa
ev sahipliği yapmış ve günümüze bir kültür zenginliği olarak ulaşmıştır.
Özellikle Osmanlı döneminden kalma han, hamam, cami, çeşme, köprü ve eşsiz
konaklar gelenlere hayranlık uyandıracak niteliktedir.
1975 yılında Anıtlar Yüksek Kurulunun Safranbolu'yu kentsel sit ilan etmesi ile
akademik düzeyde başlayan kente olan ilgi , zamanla ülkemiz sınırlarının dışına
taşmıştır. 90'lı yılların başından bu yana küçük ve orta ölçekli turistik
tesislerin oluşumu ile turizm ilçe ekonomisindeki yerini hissettirmeye başlamış,
terk edilen konaklar, otel, lokanta gibi işlevlerle yaşama dönüştürülmüş,
bozulan arnavut kaldırımları yeniden yapılmış, anıtsal eserler restore edilmeye
başlanmış, kaybolmak üzere olan el sanatları turistik amaçla yeniden canlılık
kazanmıştır.
ULAŞIM
FİRMA ADI
TELEFON NUMARALARI
HAREKET YERİ
GİDECEĞİ YER
GÜVEN TURİZM
7124586 (Safranbolu)
4156500-4153252-4157050-4157060 Karabük
(212) 6580828 (Esenler-Otogar)
(212) 4950002 (Harem-Otogar)
(312) 2240067 (AŞTİ)
SAFRANBOLU
SAFRANBOLU
ANKARA
İSTANBUL
METRO TURİZM
7125419 / 7127126 (Safranbolu)
4247575 / 4247775 / 4124344 (Karabük)
8181854-55 (Eskipazar) 4612106 (Eflani)
2240012 (4.Hat/AŞTİ) 4193771(3.Hat/Kızılay)
6583232 (10.Hat / Esenler)
SAFRANBOLU
SAFRANBOLU
SAFRANBOLU
SAFRANBOLU
SAFRANBOLU
ANKARA
İSTANBUL
TRABZON
İZMİR
KONYA
ULUSOY TURİZM
7251590 (Safranbolu)
4242111 - 4127171 (Karabük)
(212) 6583000 (Esenler-Otogar)
(216) 4922528 (Harem-Otogar)
(312) 2865330 (Söğütözü)
(312) 2240172 (AŞTİ)
SAFRANBOLU
SAFRANBOLU
SAFRANBOLU
SAFRANBOLU
İSTANBUL
TRABZON
İZMİR
ANTALYA
SAFRAN TURİZM
7122145-7252724-7254050 (Safranbolu)
4245990-91 (Karabük)
(312) 224 01 67 ( AŞTİ )
(212) 658 36 59 (Esenler-Otogar)
SAFRANBOLU
SAFRANBOLU
SAFRANBOLU
ANKARA
İSTANBUL
İZMİR
SAVAŞ DOĞUŞ TURİZM
7127480 (Safranbolu)
4152520 (Karabük)
DOĞUŞ TURİZM
7121966 (Safranbolu)
4241919 (Karabük)
SAFRANBOLU
SAFRANBOLU
SAFRANBOLU
SAFRANBOLU
SAFRANBOLU
BARTIN
AMASRA
KASTAMONU
ZONGULDAK
BOLU
JET TURİZM
7127714 (Safranbolu)
4242111 (Karabük)
KARABÜK
ANKARA-ADANA-HATAY-İSKENDERUN
YENİCE BİRLİK
4122844
KARABÜK
KARABÜK
YENİCE
SİNOP
Yöresel Yemekler
Yiyecek,içecek, Yöreye özel mutfak kültürü, yazlık kışlık olarak hazırlanan
yiyecekler;
Geleneksel Türk mutfağının zengin yemek çeşitlerini Safranbolu Mutfağında da
görmek olasıdır. Yöreye özgü yemek türlerinin yanısıra, sonbaharda günümüzde
daha çok köylerde yapılan kış hazırlıkları dikkat çeker.
Bunlar: domates salçası, tarhana, yayım (erişte), asma yaprağı salamuru, dut
pekmezi, üzüm pekmezi, üryani erik kurusu tavşut (elma kurusu),dut kurusu, elma
ayva kızılcık (kiren)suyundan yapılan marmelat kışın sulandırılarak
içilir.Evlerde saç ekmeği denilen yufka yapılır.Saç ekmeği serin bir yerde
saklanır, ihtiyaç oldukça sulanarak yumuşatılır, üstü örtülüp bir süre
bekletildikten sonra kare veya dikdörtgen şekilde katlanarak sofraya konulur.
Yeşil fasulye, etli dolma kavrulmuş kıyma sarılır. Eskiden daha çok önem verilen
Kıyma ve kavurma, tavalarda uzun süre pişirilip kavrulur, kıyma sahanı denilen
büyük sahanlara doldurulur, soğuduktan sonra kalıplaşan kıymalar serin bir yerde
korunur.Kış boyunca bu kıyma kalıplarından küçük parçalar halinde kesilerek
yemeklerde kullanılır. Özellikle tarhana çorbası, yayım ve bükmede kullanılır.
YEMEKLER
Çorbalar
Tarhana Çorbası : Kışlık olarak hazırlanan tarhana hamuru kurutularak un haline
getirildikten sonra kullanılır. Eskiden kahvaltıda yenilen tarhana
çorbası,günümüzde turşu ile birlikte diğer öğünlerde sofraların vazgeçilmez
ikilisidir.
Yayım Çorbası: Yayım(ev makarnası) yağ, kavrulmuş kıyma ve salça suyla
kaynatılır.Kaynayan suya bir miktar yayım konularak pişirilir.
Pirinç Çorbası: Pirinç iyice yumuşayana kadar haşlanır.Piştikten sonra üzerine
tereyağı, Üzerine tereyağı karabiberle eritilerek dökülür.Maydanozla süslenir.
Özellikle kentte bayram, düğün, iftar yemeklerinde, cenaze evinde cenazeden
sonra üçüncü gün pişirilir.
Çılbır:Kaynayan yağlı suya iyice çırpılmış yumurtalar ağır ağır akıtılıp
karıştırılarak pişirilir. Üzerine sirke ve tereyağı konur.
Borana: Katı yumurta ve süzme yoğurttan hazırlanır.Karışımın üzerine sarımsak,
kırmızıbiber ve tereyağı ile hazırlanan sos dökülür.
Et Yemekleri
Bütün Et Yemeği: Koyun ve erkeç etinin kemikli parçaları kızartılır, salça ve az
su ile pişirilir,maydanozla süslenir. Düğünlerde ve bayramlarda baş yemek olarak
mutlaka sofrada bulunur.
Yahni : Koyun ve erkeç eti biraz salça ile sulu olarak pişirilir.Düğün bayram ve
iftar yemeklerindendir.
Kuyu Kebabı:Safranbolu'nun Güney bölgesinde yapılan bir kebap türüdür.Özel
şekilde yapılmış kuyular odun yakılarak hazırlanır. Kuzular kancalarla kuyuya
sallandırılır. Üzeri kapatılarak çamurla sıvanır.Kendi buharı ile piştikten
sonra parçalanarak servis yapılır.
Etli Koruklu Bamya :Koruk henüz tatlanmamış ham üzümlerin suyu iyice
kaynatılarak hazırlanır. Kuşbaşı et ile pişirilen bamyaya bir çay kaşığı koruk
ilave edilerek ekşi olması sağlanır. İftar sofralarının baş yemeğidir.
Etli yaprak Dolması : Bölgede üzüm bağları çok olduğundan asma yaprağı da
boldur.Yağlı kıyma, pirinç,bulgur ince kıyılmış soğan biraz tuz, karabiber ve
salça ile hazırlanan iç, haşlanmış yapraklara özenle sarılır.Özellikle
düğünlerde eş dost biraraya gelerek tencerelerle sarılan dolma, yufka ekmeğine
sarılarak servis yapılır.
Ekşili Köfte: Kıymaya bir miktar tuz ve karabiber konularak hazırlanan fındık
büyüklüğündeki köfteler yağda kızartılır, miyaneli kaynamış suda pişirilir.
Ekşilik vermesi için koruk konulur.
Sirkeli Kelle : Özellikle kurban bayramlarında kurbanın kafa ve işkembesi
temizlenip yumuşayana kadar pişirilir. Sonra küçük parçalar halinde
kesilir.Miyane, sirke ve sarımsak tuz,biber ilave edilerek pişirilir. Sonbaharda
danagöz üzümü çıktığında yenir.
Bandırma: Kazın yağı ile hazırlanır Özel şekillerde kesilmiş yufka kalınca
açılarak kaynayan yağlı suya atılır.Sudan çıktıktan sonra sıcakken yenir. Bu
yemek daha çok çevre köylerde bilinir ve yapılır. Kalabalık aileler biraraya
geldiğinde yapılır.
Keşkek :Safranbolu'nun köylerinden Yazıköy'e has bir yemektir. Bayramlarda derin
bir tencereye 3- 4 kg erkeç eti ,aşurelik buğday , biraz salça , tuz ve
karabiber konularak tencere ağzına kadar su ile doldurulur.Önceden ısıtılmış
özel keşkek fırınlarına ağzı açık olarak akşamdan konulur sabah fırından alınan
keşkek eş dost ve akrabaların davet edildiği bayram sofrasında sütle ıslatılıp
tekrar pişirilen "bişi" adı verilen yufka ile ikram edilir.
Güveç : Özellikle yazın kuzu eti ve yaz sebzeleri ile hazırlanan güveç,çarşıda
esnafların birlikte hazırlayıp ekmek fırınında pişirdikleri bir yemek olup,
iftar sofralarında da tercih edilen sıcak yemekler grubundadır.
Etli Bulgur Aşı : Daha çok köylerde yapılan bu yemek, kuzu eti, bulgur, yağ,
salça konularak pilav gibi değil , sulu pişirilir.
Sebze ve Zeytinyağlılar
Tereyağlı Uzun Pakla (Fasulye): Taze fasulye uçları temizlenip kırılmadan
yıkanıp tepsi gibi yayvan bir tencereye dizilir. İsteğe göre üzerine soğan ve
domates dilimleri ile süslenir. Karıştırmadan ve kapağı açılmadan kısık ateşte
pişirilir.Pişirilen fasulyenin üzerine eritilmiş kızgın tereyağı dökülür.Sıcak
servis yapılır.
Dilme Bakla (fasulye) : Taze fasulye ayıklanıp yıkandıktan sonra dilimlenir. Bir
bez üzerine serilerek kurutulur. Kışlık olarak hazırlanan dilme pakla
haşlandıktan sonra suyu süzülerek servis tabağına alınır. Üzerine sarmısaklı
yoğurt ve eritilmiş tereyağı dökülerek servis yapılır.
Zeytinyağlı Yaprak Dolması : Asma yaprağının büyükçe olanların haşlanır. Pirinç,
soğan ve zeytinyağı kavrularak biraz pişirilir. Hazırlanan malzeme yapraklara
etli dolmadan daha ince ve daha uzun sarılır.Kısık ateşte pişirilir.Bayramlarda,
misafir kabul günlerinde tercih edilen bir yemek çeşididir.
Hamur İşleri
Su böreği : kıymalı, peynirli ve mantarlı olarak yapılan su böreği bayramlarda,
düğünlerde ve davet ve iftar yemeklerinde mutlaka yapılır ve konuklara ikram
edilir.
Safranbolu Bükmesi : Özellikle hamurişleri yönünden zengin bir kültüre sahip
olan Safranbolu'lu ailelerin haftasonu keyfinin önemli bir parçasıdır. Kavrulmuş
kıyma, ince doğranmış soğan ,ıspanak veya pazı,biraz karabiberden oluşan iç,
fırınlarda pide hamuru içine konularak pişirilir.Pişince üzerine tereyağı
sürülür. Kiren şerbeti ile birlikte ikram edilir. Hafta sonlarının dışında
cenaze evine eş dostları tarafından yaptırılır, mevlitlerde de ayranla birlikte
konuklara ikram edilir.
Cevizli Keşli Yayım: Keş: süzme yoğurda tuz ilave edilip bir tülbentten
süzülerek katı hale getirilir.Tek tek yuvarlak şeritler halline getirilip
kesilir ve kurutulur.Kurutulmuş keş bez torbalarda muhafaza edilir.
Yayım: Un,yumurta ve su ile katı bir hamur yoğrulur.Bu hamurdan yapılan pazılar
iki yufka kalınlığında açılır, serilip kurutulur. Hafif kuruyan yufkalar üstüste
konur. Ortadan ikiye kesilir , kesilip ayrılan üstüste konularak 2-3 cm
genişliğinde tekrar kesilir.Kibrit çöpü kalınlığında kesilerek kurutulur.
Kaynayan suya atılan yayım yumuşayana kadar pişirilir.Piştikten sonra soğuk su
ilave edilir ve hemen süzülür. Üzerine dövülmüş ceviz ve rendelenmiş keş
serpilir. Kızdırılmış tereyağ dökülür. Sıcak servis yapılır.
Perohi : Mantı
hamuru açılır. Kare şeklinde kesilen yufka
içine süzme yoğurt ve nane karışımı konularak üçgen
şekilde kapatılarak kaynayan suda haşlanır. Piştikten
sonra üzerine tereyağ dökülerek servis yapılır.
Cevizli Çörek: Mayalı hamur açılarak arasına sıvı yağ sürülür ve ceviz konularak
rulo yapılır.Dikdörtgen kesilerek fırın tepsisine dizilir üzerine yumurta sarısı
sürüldükten sonra fırına verilir.Cevizli çörek aynı zamanda ekmek fırınlarında
da yapılır. Cenaze evine yakınları tarafından yapılıp götürülür. Bayanların
kabul günlerinde yapılır.
Sini çöreği:Saçta pişirilmiş ve ıslanmış yufkadan yapılır. Süt, yoğurt
,yumurta,sıvı yağ ve tereyağı karışımı ile ıslatılan yufkaların arasına iki
yufkada bir kıyma,soğan,ıspanaktan oluşan iç konulur.15 yufka üst üste
konulduktan sonra en üste yumurta sarısı sürülerek fırına verilir.
Göbü : Mayalı hamurdan yapılır. Sade, peynirli, cevizli,ıspanaklı, kıymalı,iç
konularak yarım daire şeklinde kapatılır.Kızgın sıvı yağda kızartılır.
Gaygana: Yumurta, Nişasta su ,tuz ile yapılan karışım tereyağı eritilmiş tavaya
dökülür,pembeleşince diğer tarafı pişirilir.Kahvaltıda , aperatif yemeklerde sık
yapılır.
Saç Bükmesi : Un, su, tuz ile yapılan hamurdan küçük pazılar yapılır.Bu pazılar
tepsi büyüklüğünde açılır,yarısına hazırlanan yoğurtlu, ıspanaklı malzemelerden
konulur.Odun ateşinde saçta iki tarafı da pişirilir. Pişirildikten sonra üzerine
tereyağı sürülür. Yoğurtlu iç torba yoğurdu, nane, karabiber, yumurta
karışımından oluşur. Ispanaklı iç: ince kıyılmış soğan , kavrulmuş kıyma, ince
ince doğranmış çiğ ıspanak, tuz, karabiberden oluşur.
Tatlılar
Safranbolu baklavası : Yaprak inceliğinde nişasta ile açılan yufkalar bez
örtülere serilerek biraz kurutulduktan sonra yağlanmış tepsiye aralarına
dövülmüş ceviz serperek serilir. 40-50 yufkanın üst üste konulmasıyla yapılan
baklavanın diliminin kalınlığı 3 cm kadardır.Yıldız şeklinde kesilip üzerine
eritilmiş yağ dökülür.Fırına verilir.Önceden hazırlanmış şerbeti ılıkken
dökülür.Şerbet içine aldıktan sonra ikram edilir.Bayramlarda Arife günü akşamdan
şerbeti dökülen baklava, bayram ziyaretine gidilen her evde mutlaka bulunur.
Düğünlerde kız tarafın da damat tarafında gelen konuklara ikram etmek için
mutlaka baklava yapılır.Kız evi tarafından bir tepsi de damada hediye edilir.
Delioğlan Sarığı : Baklava gibi açılan yufkaya ceviz serpildikten sonra oklavaya
sarılıp büzdürülür. Yağlanmış tepsiye dıştan içe dizilir. Ilıkken üzerine şerbet
dökülür şerbeti çekince ikram edilir.
Höşmerim : Un ve yumurta ovularak küçük tanecikler haline getirilir.Orta ateşte
yağla kavrulur.Biraz kavrulduktan sonra ceviz de konularak iyice kavrulur. Başka
bir kaba alınır ve ılıkken üzerine şerbet dökülür, soğuyunca servis yapılır.
Çingen Baklavası : Saçta pişirilen yufkadan yapılan bir tatlıdır. Kuru yufkalar
parçalanarak tepsiye yerleştirilir.Arasına ceviz serpilir.Üzerine pekmez
tereyağı ve su karışımı gezdirilir. Dilimlenerek hemen servis yapılır. Fazla
önem ve emek gerektirmediğinden bu isim verilmiştir.Cingen baklavasına Yörük
köyünde Koz Böreği denilir.
Su Muhallebisi : Pirinç unu ve nişasta tatsız olarak pişirilir.Muhallebi
kıvamında az şekerle pişirilir.Tepsiye dökülerek soğuduktan sonra baklava
şeklinde kesilir.Üzerine sulandırılmış pekmezle gülsuyu dökülür.
Tel Helva : Nişasta bol sıvı yağda kavrulur.Üzerine önceden hazırlanmış şerbet
dökülür. İsteğe göre nişasta kavrulurken ceviz de konulur. Ilık servis yapılır.
Safranlı Zerde : Pirinç su ile yumuşayana kadar haşlanır. içine çekirdeksiz üzüm
isteğe göre konulur. Şeker ve akşamdan ıslatılmış bir tel safran suyu ile
birlikte ilave edilir. Muhallebi kıvamında pişirildikten sonra kaselere konulur.
Soğuduktan sonra servis yapılır. Özellikle kentte bayramlarda, cenaze evinde
mevlitten sonra ikram edilir.
Safranlı Aşure: Belli ölçülerde akşamdan ıslatılan aşurelik buğday,
pirinç,nohut, kuru fasulye, çekirdeksiz üzüm,kayısı kurusu ayrı ayrı
haşlandıktan sonra büyük bir tencereye alınarak kaynatılır. Sarı suyu çıkana
kadar suda ıslatılmış bir çay kaşığı safran ve şeker ilave edilir. Ateşten
alındıktan sonra kaselere alınır üzeri tarçın, ceviz, fındık ve nar ile
süslenir.
Aşure: Buğday, pirinç, nohut, kuru fasulye kavurma ile tuzlu olarak yapılır.
Üzerine kavrulmuş ceviz parçaları, tereyağı eritilerek gezdirilir. Aşure isteğe
göre tatlı ve tuzlu olarak Muharrem ayında yapılır.Komşu ve akrabalara
dağıtılır.
Haluşka: Oldukça sıcak yağlı suya azar azar un dökülür. Oklava ile
karıştırılarak orta ateşte pişirilir.Küçük parçalar halinde tepsiye konulur.
Üzerine ceviz, şeker şurubu, yağ, pekmez gezdirilir.
Lokma Tatlısı : Un, su, tuz ve mayadan oluşan yumuşak bir hamur yapılır.Hamurun
mayası gelince kızdırılmış yağda kaşığın ucuyla hamur parçaları kızartılır.
Önceden hazırlanmış şerbetin içine atılır. Ilık servis yapılır.
Helva : Her lokumcuda bulunan tahinden yapılan helva , yaz helvası ve kış
helvası olarak müşteriye sunulur.
Yaprak Helvası : Nişasta, şeker su, limon ile yapılan helva malzemesi Yufka gibi
ince açılır.10 cm kalınlığında aralarına ceviz serpilerek kat kat
hazırlanır.Kara kare dilimlenerek satışa sunulur.
Lokum: Hindistan cevizli, fındıklı, çifte kavrulmuş, fıstıklı, safranlı,
güllü, damla sakızlı olmak üzere günlük olarak üretilmektedir.Safranbolu Lokumu
diğer lokumlara bakarak az tatlı, hafif olması nedeniyle diğer lokumlardan
farklıdır.
Yapmadan Dönme
Hıdırlık tepesi ve Kale'den (Eski Hükümet Konağı) fotoğraf çekmeden